Ülkemizde her gün artan hayat pahalılığı tabii ki de öğrencileri de yakıyor. Kimimiz yemek yemek için ek işlerde çalışıyor kimimiz günü 1-2 öğünle kapatmaya çalışıyoruz. Ben de bu öğrencilerden biriyim. Size kendi hikayemi, bizim hikayemizi ve zaferimizi anlatmak istedim.
28 Şubat 2022 günü okulumuzda daha fazla zorluklarla karşılaşmamak için barışçıl eylemlerimize başladık. Peki bu zorluklar nelerdi? Koç Üniversitesi’nde hayat pahalılaşmaya, yemekler ulaşılamayacak boyutlara gelmeye ve burslarımız yetmemeye üstelik tam burslu arkadaşlarımıza cep harçlığı çıkmamaya başladı. Bu doğrultuda birkaç öğrencinin yan yana gelmesi ile başlayan Odeon Hareketi kuruldu. Odeon Hareketi, öğrenci taleplerini dinleyen, okula anlatan, bürokratik süreçler yürüten ve öğrencinin sesini duyuran bir yapılaşma haline geldi. Bu çerçevede beş ana talep oluşturuldu. Bunlar sırasıyla şunlardı:
1) Uygun Fiyatlı Yemek Hizmeti: Okulumuzun yemekhanesi hem yemekleri cep harçlığımızın karşılamayacağı fiyatlara satmaya başlamıştı hem de yemeklerin kalitesi gün geçtikçe düşüyordu. Okulda alternatif olarak bulunan diğer yemek yerleri için de aynı durum geçerliydi. Canımız istediğinde yemekhane harici bir yere gidemiyor, bunu karşılayamıyorduk. Tüm akademik yoğunluğumuz içinde bir de yemek yapmaya çalışıyor ve geceden yaptığımız yemekleri gün içinde ısıtmadan, karın tokluğuna yemeye çalışıyorduk.
2)Kulüp Aktiviteleri Kısıtlamaları Kalksın: Ülke genelinde dahi normalleşmeye geçilmişken okulumuzda korona kisvesi altında tüm korona önlemleri aşırısıyla uygulanmaya devam ediyordu. Kulüplerin taleplerine cevap vermesi gereken okul içi bürokrasi tüm çabalarımızı yanıtsız bırakıyordu. Pek çok fiziksel aktivite yapması gereken kulüp korona önlemi adı altında engelleniyor ve etkinliklerimizin önüne geçiliyordu.
3)Work&Study Ücretleri Artırılsın: Öğrencilerin geçimine destek olan okul içi çalışma programımız WS’e iki öğünlük yemeği bile karşılayamayan bir zam yapılarak emeğimizle dalga geçercesine saatlik 2 liralık bir zamma tamam dememiz beklendi. Öğrencilerin saatlerini verdiği ve okuldaki burs sisteminin çalışmazlığı dolayısıyla yemek yemesini dahi bu ek ücrete tabii tutan biz öğrenciler elbette bunu kabul etmedik.
4)KUDEB mağduriyetine son verilsin: Koç Üniversitesi her sene reklamını yaptığı burslu öğrencilerine KUDEB’i bile çok görüyor! Hakkı olan bursu alamayan tam burslu öğrenciler, KUDEB sisteminin şeffaflıktan uzak ve şartlarının ne olduğunu dahi bilmediğimiz sistemini kabul etmiyor. Barınma, beslenme ve kitap gibi ihtiyaçlarımızı karşılamamız gereken bu burs, tam burslu öğrencilere koşulsuz şartsız sağlanmalıdır.
5)ÖZGÜR Kampüs Hayatı: Görünürde modern ve laik bir kurum gibi davranan Koç Üniversitesi ortak alanlarda haremlik selamlık uygulamasıyla – ki bunu korona kisvesi altında yapıyor- öğrencilerin üniversiteye sosyalleşmek için geldiğini unutuyor! Yurtlara konulan kamera ve turnikelerin kaldırılmasını istiyoruz.
İşte böyle, 28 Şubat günü elimizde bu taleplerle uzun sürebileceğini bildiğimiz bir yola çıktık. Her gün 17.15’te rektörlük önünde bekleyerek taleplerimizi okuduk. Yetkili birinin bizimle konuşması için barışçıl eylemlerimize devam ettik. Peki bu sürecin devamında ne oldu? Önce etkinliklerimizle bütün okulu birbirine bağladık. Tam Burslu Münazara, W&S’den geçinemeyen DJ, Uygun Fiyatlı Dans, Yüz Yüze Stand-Up, Kurnike Şovu, N’aptune Music Band gibi pek çok etkinlik yaptık. Olaylar hızla ilerlerken ve sesimiz duyulmaya başlarken pek çok medya kanalında sesimiz duyuruldu. Linçlendiklerimiz oldu… Verilen röportajlar, konuşmalar, taleplerimiz anlatılması ve internete düşen videolar… Twitter’da oldukça büyük bir kitle topladık ve öğrencilerin birbirine bağlanarak isteklerini göstermesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük.
7 Mart Pazartesi günü ilk karşılığımızı almaya başladık. 10 günden kısa bir süre içinde 2 numaralı talebimiz karşılığını verdi ve öğrenci dekanından tüm etkinliklerimiz için tam onay aldık. Tam 1 hafta sonra medyada sesimizin en çok duyulmaya başlandığı anda, 14 Mart günü WS ücretlerine saatlik 6 TL zam geldiğini ve KUDEB’in 255 TL arttığını öğrendik. Tabii ki kazanımlarımızı bırakmadık ve sürecin takipçisi olup hem eylemlerimizi barışçıl şekilde sürdürmeye hem de bürokratik sürecin ilerlemesini sağlamaya devam ettik. Tabii bu süreç içerisinde etkinliklerimizi de asla bırakmadık. “Kameralı Kule” adlı eserimize el baskısı etkinlikleri, dijital sergimiz, gözetimsiz konuşmalar ile eylem sürecinin tartışılması gibi etkinlikler ile süreci devam ettirdik.
16 Mart günü Koç Holding CEO’su Levent Bey ve IK Direktörü Özgür Bey ile 1 saatlik bir görüşme gerçekleştirildi. Taleplerimiz ayrıntılı olarak aktarıldı. Ulaşabildiğimiz yerleri, insanları ve sesimizi duyurabildiğimizi görmek hareketimizi daha da güçlendirdi.
23 Mart günü Uygun Fiyatlı Yemekhane Talebimiz’in bütçe kısmı karşılandı. Yemekhane fiyatlarında indirime gidildi. Bundan sonrasında yemekhanenin kaliteli yemek çıkarması ve fiyatlarının istikrarı konusunda da çabalarımızı sürdüreceğiz. Aynı zaman dilimlerinde KUDEB mağduru arkadaşlarımıza teker teker KUDEB bursu çıkmaya başladı. Kazanabildiğimiz her şeyi, ne kadar güçlü olduğumuzu gördük.
Ben, eylemlerden birinde gözleri dolu dolu bir sürü ders alarak, okulda çalışarak, başka alanlarda çalışarak bir de bunca yoğunluğun arasında sürekli yemek yapmaya çalışarak ne kadar yorulduğunu anlatan o kızım. Koç Üniversitesi’nin mağdur bırakılan pek çok öğrencisinden biri. Odeon Hareketi ile umutlanmış, ne kadar güçlü olabileceklerini gören o yüzlerce öğrenciden biriyim. Bu yazıyı da gözlerim dolu yazıyorum ancak bu sefer üzüntüden değil. Arkadaşlarımla beraber yan yana kazandığımız zaferlerin; sesimizin kısıldığı, ağladığımız eylemlerin bize dönüşleriyle ve getirdikleriyle dolduruyorum gözlerimi. Biz kazanıyoruz ve kazanmaya devam edeceğiz. Haklı taleplerimizin arkasında durmaktan ve daha güçlü durmaktan çekinmiyoruz. Ve bize yapılanları hak etmiyoruz.