İkarus’un Düşüşü Yunan Mitolojisi

Eğer Antik Yunan Mitoloji ‘sinde bir insansan ve Olympos Dağı’nda yaşayan görkemli tanrıların muazzam kudretlerini sorgulamaya, bu tanrılara baş kaldırmaya ya da tanrıları taklit etmeye çalıştıysan senin için en iyi son trajik bir ölümün kucağına düşmek olacaktır. İkarus hikayesi de bu sayısız trajik ölümlerden bir tanesi ile sonlanıyor. İkarus hikayesinin sonuyla başladık ama kimdir bu İkarus, nedir bu çoğu şarkıya, şiire, yazıya ve resimlere ilham olmuş İkarus ‘un düşüşü denilen şey?

İkarus ‘un babası Daedalus, İkarus dünyaya gelmeden önce Atina’da adını duyurmuş bir dahi bir mucitti. Mitlerde Marangozluğun ve marangozluk aletlerinin icadı Daedalus’a atfedilir. Birçok yeniliği Atina’ya getiren ve birçok icadın sahibi olan biri olmasına rağmen Daedalus egoistik ve kıskanç birisiydi. Kendisi kadar zeki ve yetenekli olan yeğenini, kendisinden daha başarılı olabileceği korkusuyla öldürmüştür ve Atina’dan sürgün edilip Girit’e yollanmıştır. Daedalus ‘un şöhreti sadece Atina’da kalmamıştır. Daedalus Girit’e kadar adından söz ettirmeyi başarmış ve Girit’e adım atmasıyla beraber Girit Kralı Minos tarafından misafirperverlikle karşılanmıştır. Daedalus dahiliğini burada da konuşturmuş, icatlarıyla birlikte insanı tanrı olmaktan alıkoyan engelleri bir bir yok etmeye çalışmıştır. Tanrılara denk bir güç arayışında olan Daedalus’un Minos’un sarayında günleri sınırlı oldu elbette. Daedalus sınırını aşmasıyla birlikte oğlu İkarus ile birlikte Minos tarafından Girit’teki en yüksek kulenin tepesine mahkum edilmiştir. Kulede kuşları izleyen dahi Daedalus’un her zamanki gibi aklına bir fikir gelir. Kuleden sadece bir tanrının ya da bir kuşun kaçabileceği bir şekilde kaçacaklardır. Daedalus kuş tüylerini ve yanlarında bulunan mumlardaki balmumunu kullanarak oğluna ve kendine kanat yapar. Daedalus, İkarus’un kanatlarını takarken oğlunu uyarır, İkarus okyanusa çok yakın uçmamalıdır yoksa kanatlar nemlenir, aynı zamanda İkarus güneşe çok yakın uçmamalıdır yoksa güneşin ısısı balmumunu eritir ve kanatlar parçalanır. Baba oğul kuleden atlayarak uçmaya başlar. Daedalus orta yolu bulmuştur ve istikrarlı bir şekilde okyanusa ve güneşe çok yaklaşmadan uçmaya devam eder. İkarus ise uçmanın verdiği zevkle babasının söylediklerini çoktan unutmuştur. İkarus yükseldikçe daha da haz almış, kendini daha çok tanrı gibi hissetmiştir. Daedalus’un icatlarıyla aşmaya çalıştığı ve bazı durumlarda aştığı tanrı ve insan arasındaki çizginin netliğinin, oğlu kanatlarını kaybedip yere düşerken onu izlerken sonunda farkına varmıştır.

İkarus’un düşüşü belki de Daedalus’un insan ve tanrı sınırını aşmayı bırakmasına neden olmuş, Olympos Dağı’ndaki tanrıları daha fazla kızdırmamasını sağlamıştır. Baba ve oğulda da bu tanrı ve insan arasındaki sınırı aşma ihtirası vardır, ama İkarus toyluğunun kurbanı olmuştur ve Daedalus da nerede duracağını bilememiştir. İkarus hikayesi birçok edebi eserde bir uyarı amacıyla ortaya çıkar, insanın bilinmezliğin ötesine gitmemesi ve bu dünyada yerini bilmesi gereklidir. Tabii ki bu insanın bilgi arayışında durması gerektiği ve insanlığı ilerletmesini bırakması anlamına gelmez. İkarus’un düşüşü adlı kavrama geniş bir bakış açısıyla baktığımızda bilgi peşinde yahut bir yenilik peşinde koşarken, bu kavramın kontrolün bizde olması gerektiğini hissettirdiğini söyleyebiliriz. İkarus ve özellikle babası Daedalus için aşılmaması gereken sınır tanrı ve kral Minos’un otoritesiydi, peki insanlık için nedir?

Kendini Sevmek 101

İletişim Süreci Nedir?