Hepimiz aşkın getireceğine inandığımız o heyecanı, midemizde uçuşan kelebekleri, mutluluğu hissetmek isteriz. Fakat işler umduğumuz gibi gitmediğinde aşk geçer ve acısı kalır. Uykusuz geceler, hüzünlü şarkılar, gözyaşları ve çoğu zaman da kalbimizde bir sızı… Peki bu aşk acısı nasıl geçer? Aşk acısı ile baş etmek için neler yapmalıyız?
Yıllardır aşk ile ilgili bir çok farklı tanım yapılmış, bilim insanları aşık olduğumuzda vücudumuzda ve beynimizde neler olduğunu anlayabilmek için ufuk açıcı çalışmalara imza atmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda biliyoruz ki, kişi aşık olduğunda vücudundaki dopamin seviyesi yükselir ve ödül mekanizmaları uyarılır. Bu sayede de çok güçlü ve pozitif duygular yaşayabilir. İşte bize haz veren bu kişi ve duygular artık hayatımızın bir parçası olmadığında tıpkı bir bağımlının göstereceği yoksunluk belirtilerine benzer duygu ve davranışlar sergileyebiliriz. Fakat tüm bu duyguları sağlıklı bir şekilde yaşamak ve üstesinden gelebilmek elbette mümkün. Buyurun ayrılık acısı ile baş etmenin bir kutu dondurma, hüzünlü şarkılar ve göz yaşları dışındaki yollarını hep beraber inceleyelim.
Her ilişkinin dinamikleri ve bitme sebebi farklıdır ancak bir ilişkinin sona ermesinin ardından çoğumuz kendimizi, partnerimizi ve ilişkiyi sorgulama eğiliminde oluruz. Neden bittiğini, neden böyle olduğunu, neden bizim başımıza geldiğini, yeniden aşık olup olamayacağımızı ve benzeri bir çok şeyi… İşte tam bu noktada sorularımıza verdiğimiz cevaplar duygularımızı belirler. Eğer kendimizi yetersiz görmeye ve ilişkideki hatalı davranışlarımızı kişiliğimize atfetmeye başlarsak, kendimiz için daha yıkıcı bir sürecin ilk adımını atmış oluruz. Fakat yapılan hataları ilerideki ilişkilerimiz ve kendimiz için bir referans noktası olarak belirlediğimizde öz saygımızı koruyabilir ve gelişimimiz için ilk adımı atarız. Burada kendimizi ve ilişkimizi yargılarken objektif olmaya çalışmak önem kazanıyor. Hiç bir ikili ilişkide suç tek taraflı olmaz. Kendinizi ve partnerinizi acımasızca ve gereksizce yargılamaktan kaçının.
Ayrılık sürecini yönetirken yapılan en sık hatalardan biri de eski partnerin hayatını sürekli olarak takip etme çabası olabilir. Günümüzde sosyal medyanın da aktif kullanımı ile bu iş çok daha kolay. Fakat sosyal medyanın çoğu zaman gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu unutmayın.
Benzeri durumlarda en sık verilen tavsiyenin kafanızı dağıtmak, başka işlerle meşgul olmak olacağını görebilirsiniz. Ancak burada duygularımızı ve içinde bulunduğumuz durumun bize nasıl hissettirdiğini kabullenmek çok daha önemli. Ayrılık sürecinden geçen veya aşk acısı çeken tek taraf siz değilsiniz. Bu durum hissettiklerinizin biricikliğini değiştirmemekle birlikte bir çok insanın yaşadığı tecrübeyi sizin de yaşıyor olduğunuzu size hatırlatmalı.
İçinde bulunduğunuz duruma ve duygulara objektif yaklaşamıyorsanız sizin yerinizde bir arkadaşını olsa ona hangi tavsiyeleri vereceğinizi düşünün. Kendinize olduğunuz kadar acımasız olmayacağınızı göreceksiniz.
Her şeyden önemlisi sizi tanımlayan ve sizi siz yapan tek şeyin romantik ilişkiler olmadığını unutmayın. Hayatımızın bir çok farklı alanında işler planladığımı ve istediğimiz gibi gitmeyebilir. Geçmiş ilişkilerden ders çıkartarak gelecek ilişkilerinizde benzeri hataları yapmaktan kaçınabilirsiniz.
Size kendinizi iyi hissettiren ve vakit bulamadığınızı düşündüğünüz aktivitelere daha fazla zaman ayırabilir, kendinizle baş başa kalmanın güzelliğini keşfedebilirsiniz.
Unutmayın, kalbinizde yeşermeye devam eden umutlar olduğu sürece, aşk hep sizinle…